Güncel

"Boğazlar ve çevrelerinin bir bölümü balık avcılığına kapatılmalı"

Prof. Dr. Mustafa Sarı, balıkçılık sektörünün iklim değişikliği, denizlerdeki kirlenme, stokların azalması, aşırı ve kaçak avcılık nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadığını söyledi.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, balıkçılık sektörünün iklim değişikliği, denizlerdeki kirlenme, stokların azalması, aşırı ve kaçak avcılık nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadığını söyledi. Balıkçılığın durumunun şu anda iyi olmadığını belirten Prof. Dr. Sarı, "Sürdürülebilir balıkçılık prensiplerine göre balıkçılık yapmalıyız. Bunun için de Marmara'dan başlamamız gerekiyor. Bu nedenle, boğazlar ve boğazların çevrelerinin bir bölümü balık avcılığına kapatılmalıdır" dedi. 

Prof. Dr. Mustafa Sarı, bu yılki balık avı sezonunu değerlendirerek av yasağı döneminde yapılması gerekenleri anlattı. Sürdürülebilir balıkçılığa geçilmesinin önemine işaret eden Prof. Sarı, Karadeniz ve Ege Denizi’nden balıkların Marmara’ya rahatlıkla geçebilmesi için, boğazlar ve boğaz çevresinin bir bölümünün balık avcılığına kapatılması gerektiğini kaydetti.

Prof. Dr. Sarı, “Denizlerimiz yemini, suyunu, ilacını vermediğimiz bir gelir kaynağı. Yani balıklar var denizde, biz ağımızı atıp avlıyoruz. Bu kaynakları kaybetmek üzereyiz. Sürdürülebilir balıkçılık prensiplerine göre balıkçılık yapmamız gerekiyor. Bunun için de Marmara’dan başlamamız gerekiyor. Çünkü Marmara hem Karadeniz’i besliyor hem Ege’yi besliyor. Karadeniz’deki balıkların önemli bir kısmı da Marmara’da ya kışlama yapıyor ya üreme yapıyor ya geçiş yapıyor. Yani Marmara hem Karadeniz’deki birçok balık türü için hem de Ege’deki birçok balık türü için hayatının bir dönemini geçirdiği bir alan. Müsilaj çok ciddi bir tehdit olarak karşımıza çıktı. Bizim geçen yıl avcılık sezonu açılmadan müsilajı dikkate alarak avcılığı düzenlememiz gerekiyordu, düzenlemedik. Küçük düzenlemeler yaptık ve 22 maddelik Marmara Denizi Koruma Eylem Planı’nın 19’uncu eylemi sürdürülebilir balıkçılığa, ekosistem esaslı balıkçılığa geçilmesi, bunun için koruma alanları oluşturulmasıydı. Sadece Marmara’dan avlanan hamsi, istavrit, sardalya gibi balıkların küçük boyda olanlarının dökme olarak balık unu, balık yağı fabrikalarına satışına bir yasak getirdik. Çanakkale Boğazı’nda çok küçük bir mercan alanını avcılığa karşı koruma alanı ilan ettik. Bununla mı sağlayacağız Marmara Denizinde sürdürülebilir balıkçılığı? Sağlayamayız. Bunun için yapmamız gereken şey boğazları açacağız. Boğazlar şu anda her türlü avcılığa kapatılması gereken alanlar. Balık rahatça Marmara Denizine girmeli çıkmalı. Balık rahatça İstanbul Boğazından Çanakkale Boğazı'ndan rahatça girip çıkmalı. Buraları her türlü avcılık faaliyetine yasak alan ilan etmemiz gerekiyor. Boğazların girişinden itibaren belirli bir mesafeyi de dikkate alarak yapmamız gerekiyor” dedi.

‘SAVAŞ GEMİSİ GİBİ BALIKÇI GEMİLERİMİZ VAR’

Marmara Denizi gibi küçük bir denizde, büyük gemilerle avcılık yapılmaması gerektiğine de dikkat çeken Sarı, sürdürülebilir balıkçılığa geçilmediği takdirde balık kaynaklarının kaybedileceğine işaret etti. Prof. Dr. Sarı sürdürülebilir balıkçılık için gerekli kararların bir an önce alınması gerektiğini belirterek şunları söyledi: 

“Marmara Denizinde müsilaj bize çok şey öğretmiş olmalı Bu boyuttaki teknelerle Marmara Denizi gibi küçük bir denizde avcılık yapmamalıyız. Savaş gemisi gibi gemilerimiz var. Bunları açık denize, daha başka balık stoklarında avcılık yapmaya yönlendirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla sürdürülebilir balıkçılığı Marmara’dan başlatıp Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de benzer uygulamalarla devam ettirmemiz gerekiyor. Eğer bunu yaparsak önümüzdeki yıllarda bol balık avlamaya, toplumumuzu balıkla beslemeye devam edeceğiz. Aksi takdirde kaynaklarımızı kaybedeceğiz. Peki, o zamana bu kadar büyük tekneyi, balıkçılık sektörünü ne yapacağız? Domates satar gibi gemi makinesi satıyorlar balıkçı köylerinde. En ucuzu 1 milyon olan gemi makinelerini TIR dorselerinde gezdiriyorlar balıkçı limanlarında. Peki, biz neredeyiz? Makineler bu kadar büyürken bizim balıkçıyı uyarmamız gerekmiyor muydu? Bakın işte şimdi mazot fiyatları yükselince balıkçı karlılığını kaybetti. Mazot parasını çıkaramadı birçoğu. Önümüzdeki sezon için bu bize bir uyarı olmalı. 1 Eylül’e çok zaman var gibi gözüküyor ama zaman çok hızlı geçer. Çok hızlı bir şekilde balıkçılığımızı ekosistem esaslı balıkçılığa geçirmemiz gerekiyor. Bununla ilgili kararları almamız gerekiyor.”

'HAYATİ ÖNEMDE BİR SEKTÖR'

Artan akaryakıt fiyatları nedeniyle birçok balıkçının zarar ettiğine işaret eden Sarı, “Balıkçılar iklim değişikliği, denizlerdeki kirlenme, stokların azalması, aşırı avcılık, yasal olmayan illegal balıkçılık bunlarla ilgili sorunlar yaşarken üstüne şimdi bir mazot sorunu eklenmiş oldu. Onun için balıkçılığın durumu şu anda iyi değil. Öncelikle şunu belirtelim ki balıkçılık hayati önemde bir sektör” dedi. (DHA)